30 Aralık 2010 Perşembe

kelebeğimmm

hasretim sana..........

Hasret mi yüreğime çöken seni görmeden önce
Kol kola girmişçesine rüzgârla güneş
Bir saç teli kadar ince sızlıyor içim
Hasret ki benim karanlığımda
Erircesine demir kıvamında
Erircesine ömrümce
Rüyalar kâbus derinliklerinde
Daralınca göğüs kafesim
Sıkarcasına boğazımı
Hasret en büyük işkence
Hasret esen rüzgar yağan yağmur
Hasret kar boran
Hasret siyah beyaz bir resim
Hasret bir çift göz derinliklerinde kaybolan
Büyük okyanus
Hasret nefes
Hasret ben
Tükendikçe ömrüm karanlık gecelerde
Hasret sen karagözlüm hasret sen

29 Aralık 2010 Çarşamba

afilli yanlızlık .......yaşıyorum....

Ölsem, ölsem, ölsem... hemen şimdi
Kaçsam, gitsem, kaçsam... tam da şimdi

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik... bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm....


Sövdüm, sövdüm, sövdüm ben dünyaya
Acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara

Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik... bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

Değmezmiş hiç uğraşmaya
Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya... dayanmaya...

Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

buda benden ...


Selcuk altun…

Yazar, Edgar Allan Poe hayrani bir karakter devsirmek istiyordu;
üç dört sayfa görünüp romanin disina çiksin ve diger karakterleri kukla gibi oynatsin.
O, yazari da yönetmeye kalkinca bir düello kaçinilmazdi.
Romanin anlaticisi, Istanbul-Buenos Aires hatti hüzünzadelerinin ask öykülerini dinlerken sanki spiral bir merdivenin basamaklarindan tirmaniyordu.
Yolun sonunda onu bir soru karsilayacak;
Göz göremeden gönül sever mi?





"Senelerce Senelerce Evveldi"







27 Aralık 2010 Pazartesi

tutkum...

Aşka Dair Resimli Şiirler 2 (harika ötesi)

sevgi.........

 Sevgi, yüreğinle hissedebilmektir.
Sevgi, aldığın bir nefes için bile, şükredebilmektir.
Sevgi, karşında gördüğün herkes için, yürekten, inançla, o da ben, o da öyle güzel, o da onun deneyimi diyebilmektir.
Sevgi, olanı olduğu gibi kabul edebilmektir.
...Sevgi, an’da kalabilmektir.
...Sevgi, olana olduğu gibi izin verebilmektir.
Sevgi, kuru bir yaprakta gerçeği, özü görebilmektir.
Sevgi, her şeye ve herkese gözünle değil, özünle bakabilmektir.
Sevgi, kendin için istediğin her şeyi içtenlikle herkes için isteyebilmektir.
Sevgi, kendini ve herkesi gerçekten sevebilmek için koşulları, sınırları kaldırabilmektir.
Sevgi, ben sevgiyim, o da sevgi diyebilmektir.
Sevgi, akışa koşulsuz teslim olabilmektir.
Sevgi, net, açık, dürüst, şeffaf, görünür olabilmektir.
Sevgi, içi, dışı, özü, sözü bir sade kalabilmektir.
Sevgi, yaptığın, yaşadığın, gördüğün her şeyin oyun olduğunu hissederek kabul edebilmektir.
Sevgi, özünde ki, Allah’ı, gönül gözünle görebilmektir.
Sevgi, inanç’ı, kabul’ü, şükür’ü niyet’i, teslimiyet’i ve kararlılığı yol arkadaşı yapabilmektir.
Sevgi, sevgi’yi kalbinin her atışında hissedebilmeyi dileyebilmektir.
Sevgi kendine direnmeden, direncini de sevebilmektir.
Sevgi, hepimizin özünün koşulsuz sevgi olduğunu hissedebilmektir

26 Aralık 2010 Pazar

çiçek ile su....

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. Güzel bir arkadaşlık olarak başlar birliktelikleri… Elbette zaman lazımdır birbirlerini tanımaları için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki; mutluluktan içi içine sığmaz artık… Anlar ki, suya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar; "Sırf senin hatırın için ey su" diyerek...
Öyle zaman gelir ki, artık su da çiçeğe karşı birtakım hisleri olduğunu fark eder. İhtimal ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur, aşk nedir bilmez…
Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek; "Acaba su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Hâlbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz:
- Seni seviyorum su! deyiverir.
Su:
- Ben de seni seviyorum! der.
Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya; "Seni seviyorum" der. Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum" der.
Ve gün gelir çiçek yataklara düşer… Hastalanmıştır artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Su da bekler çiçeğin başucunda, yardımcı olmak için sevdiğine... Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum."
Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır “Nedir sorun?” diye... Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor:
- Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez!
Su merak eder; “Sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye?” ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki:
- Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için…
Su o anda yaptığı büyük yanlışı fark eder… Sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...

25 Aralık 2010 Cumartesi

sil baştan........

güneşin batışı..

Gecenin karanlığı
Kalbimin sızısı,
Sensizliğin acısı,
Her günün akşamında,
Her güneşin batışında,
Beraberiz onlarla,
Elime aldığım kalemim,
Bir de yanımda sigaram,
Diğer yanımda resmin
Sigaramı yak diyemem
Öyle bir yola girdim ki;
İstesem de artık dönemem..

hoşçakal......

23 Aralık 2010 Perşembe

MOR MEKŞE...........

Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o gün sen bana menekşeler
güneşi sevmez demiştin, oysa her bitki güneşi sever. Menekseler farklı, belki de
bu yüzden bu kadar güzeller. Hacer'in yanına kimse oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum. Belki Hacer de güzeldir, onu fark etmek istiyorum, dedi.
Annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4.sınıf öğrencisi kızının olgunluğuna hayran kalarak
- peki kızım kimin yanında istersen oturabilirsin, " dedi.
Pazartesi Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande tedirgindi, hem Hacer.Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer kızlarda soğumuştu Hande'den. Nasıl Hacer gibidağınık, bir şeyi, iki kere anlatınca anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti.En çok alınan doktor Cemal Beyin kızı Esin'di.
Anne babaları her hafta sonu görüşüyorlar,
Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı. Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi. Çok gururu kırılmıştı Esin'in. Hande ile konuşmuyordu.Birgün Hande ve ailesi Esinlerle dağ köylerinden birinde gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler. Hande gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu.İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı arkadaşları ile arasının bozulmasına sebep olmuştu.Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden her şeyi iki kerede anlıyordu? Yoksa aptal mıydı?Sonra menekşeleri hatırladı hemen düşüncelerinden utandı. Hacer farklı diye yargılamaması gerekiyordu. Hacer'in, kimsenin bilmediği güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı. Panayıra gittiklerinde Esin somurtarak karşısında oturuyordu, Hande ile konusmuyordu.
Hande canı sıkıldığından biraz dolaşmak için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice soğumuş ve ayaz iyice artmıştı, kar atıştırmaya başlamıştı. Hande karı çok seviyordu, yürüdü, yürüdü. Köye gelmişti. Bir evin önünde durdu. Evin penceresinde ki saksıya gözü
ilişti. Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi. Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç
sevmezlerdi eve dogru bir adım attı. Kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti bu Hacerdi.
Hande'ye gülümsüyordu.
- Hoşgeldin Hande buyurmaz mısın?, dedi.
Biraz ürkek, şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda sıcacıktı odun sobası
her yeri ısıtmıştı. Menekşeler diyebildi sadece Hande...
- Bu soğukta ?
Hacer gülümsedi ;
- Onlar annem için, annem onları çok sever.
Sonra yatakta yatan kadını fark etti Hande.
"Annen hasta mı?" dedi.
"Evet 2 sene önce felç oldu ona ben bakıyorum, bizim kimsemiz yok, birtek ineğimiz var onunla
geçiniyoruz. Ama tüm işler bana baktığı için derslere çalışacak pek vaktim olmuyor, dedi Hacer
utanarak. Bir de bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün yürüyorum o yüzden de çok yorgun
okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük çekiyorum. Hande'nin gözleri dolmuştu. Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok merak etmiş olmalıydı. Dışarıya koştu ve annesine sarıldı, ağlıyordu. Bir müddet sonra anne bu Hacer diye tanıştırdı sıra arkadaşını. Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte. Hande annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlayarak.
"Bir şeyler yapalım anne" dedi.
O hafta annesi ve Hande, Hacerlere gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine taşıdılar.
Hacer artık Handeler den okula gidip geliyordu, ne dağınıktı, ne de aptal. Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu. Seneler geçti Hacer ve Hande bir arkadaş değil, iki kız kardeşlerdi artık. Mor menekşeler Hande'ye Hacer'i armağan etmişti. Hacer'e ise hem Hande'yi, hem hayatı. Seneler sonra ikisi de evlendi. Hacer şimdi bir doktor. Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi, hastalarına vicdanıyla birlikte şifa dağıtıyor. Hande ise bir ögretmen. Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de ögretiyor. Bir kızı var
adı, Hacer Menekşe. Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande.



LÜTFEN SEVGiNiZE ÖNYARGI KOYMAYIN.
HERŞEY SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR
SEVDİKTEN SONRA İSE SEVGİNİN DİLİ HEP AYNIDIR

22 Aralık 2010 Çarşamba

Aşka Hazır mısın?

 Aşka Hazır mısın? 

Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yasamak güzel.”
“Bos ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Göz yaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin….
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin
Nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin…
Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canin yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yasamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
Ben cevap vereyim önce ;
Hazırım ben arkadaş!!!
Aşkın acısı da güzel, tatlısı da…
İş, uğruna tüm bunları göze aldığın gerçek AŞK'ı bulmakta…

21 Aralık 2010 Salı

İKİ SEVGİLİ......

YaLnızLıqın doruqa uLaştıqı zamanLdı.Geçn kız henüz 15 yaşLarındaydı.O yaşına raqmen çok şey yaşamış,çok acı çekmişti.Yaşama sevincini yitirmişti adeta.
Fakat 1qün,hiç ummadıqı anda karşısına çıkan biri onun tam anLamıyLa hayatını deqiştirmişti.Uzun zmn arkadaş oLarak knştuLar.Bunca knuşmanın sonunda qenç çocuk dayanamayıp kıza karşı hissettikLerini açıqa vurdu.Daha sonra arkdaşLıktan öte bir sevqi oLuştu araLarında.OnLar artık sevqiLiydi.Fakat qenç kız çocuqa karşı sdece bir hoşLantıyLa yakLaşabLyrdu.Çocuk ise onu deLiLer qbi seviyrdu.GünLer haftaLarı,haftaLar ayLarı kovaLadı...Geçn kızın içinde yavaş yavaş bir sevqi oLuşmuştu.2 qenç birbirLerini seviyorLardı.Ne sözLer vermişLer,ne yeminLer etmişLerdi birbirLerine...Gün qeLdi sık sık kavqaLar,küsLükLer yaşandı araLarında.BirbirLerini çok sevemeLerine raqmen bir soqukLuk oLuşmuştu aşkLarında.AyrıLmaya karar wermişLerdi artık...Ve . sonunda bitirdiLer büyük sevqiLerini...
1 ay qeçti aradan,daha fazLa dayanamadıLar ayrıLıqa.Tekrar denemeye karar werdiLer.Ama kaLpLeri çok yara aLmıştı.AşkLarı büyüdükçe büyüdü.AyrıLamazLardı artık isteseLerde.Ama qenç kız o kadar kırqındı ki…Kızın karşısına bambaşka 1 deLikanLı çıkar 1qün…Aynı okuLda okudukLarını ve hatta aynı mahLLede oturduqunu öqrenir.Her sabah otobüs duraqında karşıLaşırLar,birLkte qeLip qitmeye başLarLar.DeLikanLı kıza iLqi qöstermeye başLar zamanLa…Kızda ona.Zaman qeçtikçe qenç kız sevqiLisinden uzakLaşır ve deLikanLıya yakınLık qöstermeye başLar.DuyquLarına enqeL oLamaz,kaLbine söz qeçiremez.2 kişi arasında kaLmştır,kararsızdır.Ne aypacaqını biLemez.
Her qeçen qün acısı dahada çoqaLır.Kimseyi üzmek istemez.Bu oLay o kadar acıtır ki yüreqini,hiç kimseye söyLeyemez derdini.İçinde yaşar bu büyük fırtınayı.En sonunda daha fazLa dayanamaz ve . sevqiLisine hayatında başka biri oLduqunu açıkLar.Genç iLk önce büyük şok yaşar.Fakat kızı o kadar çok sever ki,bunu yapmasına raqmen tepkisi sadece şöyLe oLur;
“1 hata yapmışsın,oLmuş.Herkes hata yapar.Ama ben seni canımdan biLe çok sevio ve deqer veriorum.AyrıLmam,ayrıLamam!Hiçbir şey için kendini üzme ve pes etme!BirLikte aştık tüm enqeLLeri,bunuda aşıcaz.Söz ver bana ayrıLmıcaz,çıkartıcaksın onu hayatından.Ben sensiz yaşayamam.NoLursun bana söz ver yapıcam de,söz ver!!
Genç,sevqisi uqruna qururunu biLe hiç düşünmeden ayakLar aLtına aLır.Genç kızın akLı daha çok karışmıştır.Bu sebep yüzünden beLkide etrafındakiLeride kaybedicekti.Hiçbir şeyi qöze aLamıyordu.Ama artık 1 seçim yapmak zorundaydı…Genç kız çok düşündü.Kararını hoşLandıqı deLikanLıdan yana kuLLanmak istdi.Çünkü,kaLbini deqiL,beynini dinLedi.EtrafındakiLerin Lafına kandı.SevqiLisine . bu seçimi söyLicekti.
1 akşam sevqiLisi qenç kızı aradı ve araLarında şöyLe 1 konuşma qeçti:
-NasıLsın?YapabiLdin mi?Verdin mi kararını?
-Hayır!Yapamadım!kahretsin ki yine oLmadı,yapamadım!
Bir sessizLik oLuşur ardından qenç kız;
-Sana tek 1şey sorucam.DiyeLim ki bn onu seçtim.Bu durumda naparsın?
Genç hiç düşünmeden yanıtLar;
-Eqer onu seçtiysen,qerçekten seviyosundur.Bu durumda bana da aranızdan çekiLmek düşer.ÜzüLürüm,kırıLırım ama senin mutLu oLduqunu biLirim ya bu bana yeter,çeker qiderim hayatınızdan.
-Ama ben sana yaLan söLedim,aşkına sayqı duymadım,senin bna verdiqin sevqiyi,ben sna veremedm.NasıL haLa beni kabuLLenebLiyosun?
-Ben sensiz yaşayamam bunu biL!
2side susar.Genç kız aqLamamak için zor tutar kendini.Ürkek ve titreyen 1 sesLe;
-Seni qerçekten çok seviyorum,der.
Genç yanıtLar;
-Bende seni bitanem bende!
Genç kız bu konuşmanın ardından yataqına uzanır ve hıçkıra hıçkıra aqLamaya bşLar.Her döktüqü qözyaşı yüreqini dahada acıtır.YaptıkLarından o kdr utanır ki,sevqiLisinin yüzüne bakamaz.MutLu oLmayı arzuLarken her şey aLt üst oLmuştur yine.Yine hüzün,yine keder,yine acı…
Genç kız çok düşünür ve artık kaLbinin sesini dinLemesi qerektiqini anLar.Beynini deqiL kaLbini dinLer ve artık kimi seçicene karar verir.Gerçekten kimi sevdiqini anLar.BirLikte aşarLar bu enqeLide…
BirbirLerine ve aşkLarına sımsıkı ayrıLmamak üzere sarıLırLar.Ölene dek yeminLeri yemiz,sözLeri sözdür!

20 Aralık 2010 Pazartesi

Dostlugun Asıl Anlamı ;

Dostlugun Asıl Anlamı ;
Sizce dostluk nedir?
Gerektiginde parasını, yiyecegini, dusuncesini paylasan mı?
Bence bu dostluk degil yardimlasmadir.

DOSTLUK;

Gerektiginde karsilik beklemeden parasını,
Gerektiginde karsilik beklemeden yemegini,
Dost dedigi kisiyi iyi ve kotu gunde yalniz birakmayan,
Yenilecegini bildigi halde dostunu kurtarmak için savasa girebilen,
GEREKTİGİNDE CANINI DOSTU İCİN TEHLİKEYE ATABİLEN'dir DOST.

Dostluk tabiki karsiliksiz degildir, karsinizdaki de sizin icin bunlari yapabiliyorsa DOSTUNUZDUR:

Bizim bunları karsılıksız yapanlara genelde soyledigimiz, dalga gectigimiz laflar ''Enayi, Aptal vs''...
Çünkü onlar karşılıksız iyilik yapabilen tek insanlardır.O zaman bizim dünyada bulup bulabilecegimiz en iyi dostlar, ya sizin ona yaptiginiz fedakarliklari size de yapabilen ya da dalga gectigimiz, kucumsedigimiz ''Enayi, Aptal '' dedigimiz kisilerdir.

Dost secerken, onlara yaptigimiz fedakerlıklari, iyilikleri yapmadan once onlarin da bize aynisini yapip yapmayacagini dusunmeliyiz bence.

Genelde bize zarar getiren Dost dedigimiz kisiler olur.Ama aslinda asil dost
Unutmayin ki bir kisiye Enayi, Aptal demeden once onlarin dunyadaki en iyi dostlar oldugunu unutmayalim.

17 Aralık 2010 Cuma

Sen, yalnızlığa inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin?

Sen, yalnızlığa inat bütün bir geceyi, sevgilinin düşüyle geçirebilir misin?

Gelmeyeceğini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmiş gibi gözünü
kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin?
Bugüne kadar ne yaşadıysan
yaşadın.
Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir
kimlikle başka dünyalar kurup yeni hayatını mutlu kılmak için uğraşabilir
misin?
Yağmurun altında aklında sevgilin, dudağında onu anlatan bir şarkıyla
mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin?
Oysa herkes kaçmaktadır yağmurdan.
Seni ıslatanın aslında yağmur değil aşk olduğunu anlayabilir misin?
Yüreğini
cesurca açıp, bazen ağlamayı, bazen ümitsizce beklemeyi, bazen öfkelenmeyi ve herkesin huzurlu olarak nitelediği sakin, beklentisiz, sürprizlere kapalı hayatını terk etmeyi göze alabilir misin?
Nefes almanı zorlaştıran,
yüreğinin yerinden fırlayacak gibi çarpmasına neden olan,
hoş ama zaman
zaman da sıkıntı verici o heyecanı, saklamaya ya da azaltmaya çalışmadan her zaman taşıyabilir misin?

Özlemin, küçücük bir kordan, kentleri yakacak kocaman bir yangına dönüşmesine izin verebilir misin?
Elde ettiğin her şey senin olsun.
Sen yarın için hayal kurabilir misin?
Arzuladığın sevgiliye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edebilir misin?
Bunu yaparken bazılarının sana "aptal" deme riskini göze alabilir misin?
Hiçbir şey düşünmeden, sadece o anı yaşayıp yüreğini, beynini, bedenini coşkunun ve hazzın kucağına teslim edebilir misin?

Nerede olduğunu, kim olduğunu, kimlerle olduğunu unutup, sıyrılıp kaygılardan dans edebilir misin saatlerce?
Hem kendini hem sevgilini hatalarıyla, değiştirmeden kabul edebilir misin?
Her güne yeni bir isim verip başka başka anlamlar katabilir misin?
Hiç kimsenin görmediği güzellikleri fark edebilir misin?
Ruhuna ihanet etmeden, sadece yüreğinin sesini dinleyerek ve yüreğin sana "o" dedikçe onun izinden gidebilir misin?

Söyle, sen gerçekten bana aşık olabilir misin ..?

16 Aralık 2010 Perşembe

UYUMA TATLIM...

Bekleyiş Bugün seninle buluştuğum o bankta,titreyen yüreğimi anımsadım bir an. Heyecandan bir kelebek kadar,narin bir kus kadar ürkek yüreğimi anımsadım.Üşüyen ellerimin parmaklarımın arasında sıcacık oluşunu,omuzlarıma koyduğun paltondaki aşkın kokusunu ve aşkın gözlerindeki mutluluk ışığını anımsadım.Uyku girmedi gözüme,ilaçlarımı almama rağmen uyuyamadım.Sabahı bekledim perdesi yarım açık camımda.Nefesimden buğulanan camımdan birlikte yürüdüğümüz caddeye baktım canım.

Dedim ki;günün ilk ışıklarıyla gelecek.İnşallah uyumamıştır.Bilmiyorum ki;belki de uyumuştur.Bugün çok yorulmuştu.Çünkü;beynim uyusun diyor.Çok yorgun sevdiğim.

Yüreğim ise,’Hayır uyumasın,çünkü çok özledim diyor.Ve bekliyorum,nefesimle buğulanan camıma,sevdiğimin adını yazıp,dua ediyorum:

_’ Uyuma aşkım,uyuma!Bebeğim,seni çok özledim!’

15 Aralık 2010 Çarşamba

bu sana son öpüçük.....

Bu sana veda ederken son bakış,son gülücük,
Bu sana kalbimden kopan son öpücük
Sana yıllar yılı büyüttüğüm aşk
Ne yazık ellerinde artık küçücük.
Sandın ki ne yaparsan yap yanındayım ben
Acıyı ihaneti taşımak zorundayım ben
Yapamam gidemem sandın ki vazgeçemem
Artık yalnız geçmişte anındayım ben
Bu sana veda ederken son bakış,son gülücük,
Bu sana kalbimden kopan son öpücük
Sana yıllar yılı büyüttüğüm aşk
Ne yazık ellerinde artık küçücük
Bu sana ilk elvedam son sözlerimdir
Bu sana en içten yazdığım hislerimdir
Ve sana yıllar yılı haykıramadığım
gerçek aşkımı bitiren
Gizli sandığın ihanetindir.

bu sana son öpüçük.....

Bu sana veda ederken son bakış,son gülücük,
Bu sana kalbimden kopan son öpücük
Sana yıllar yılı büyüttüğüm aşk
Ne yazık ellerinde artık küçücük.
Sandın ki ne yaparsan yap yanındayım ben
Acıyı ihaneti taşımak zorundayım ben
Yapamam gidemem sandın ki vazgeçemem
Artık yalnız geçmişte anındayım ben
Bu sana veda ederken son bakış,son gülücük,
Bu sana kalbimden kopan son öpücük
Sana yıllar yılı büyüttüğüm aşk
Ne yazık ellerinde artık küçücük
Bu sana ilk elvedam son sözlerimdir
Bu sana en içten yazdığım hislerimdir
Ve sana yıllar yılı haykıramadığım
gerçek aşkımı bitiren
Gizli sandığın ihanetindir.

vay aman vay.....

Yağmur yağar ıslanırsın vay aman
Güneş doğar kaybolursun vay aman
Ay ışığı der durursun vay aman
Yakamozsun sen

Sessiz sessiz ağlar gibisin vay aman
Zaman geldi gideceksin vay aman
Bırak ay gitsin sen kal bu gece
Umudumsun sen.

14 Aralık 2010 Salı

kafama sıkar giderim

Artik seninle duramam.Bu Aksam cikar giderim.
Hesabim kalsin Mahsere, elimi Yikar giderim.

Sen zahmet etme Yerinden.Gürültü yapmam derinden.
Parmaklarin üzerinden, Su gibi akar giderim.

Artik sürersin bir Sefa.Ne Cismim kaldi ne Cefa.
Sikayet etmem bu defa, Disimi sikar giderim.

Bozar mi sandin Acilar.Belaya atlar giderim.
Kursun gibiyim mavzer gibi, Dag gibi Patlar giderim.
Bozar mi sandin Acilar.Belaya atlar giderim.
Kursun gibiyim mavzer gibi, Dag gibi Patlar giderim....

Kaybetsem bile herseyi, bu Aski yirtar giderim.
Sinsice olmaz gidisim.Kapiyi carpar giderim.

Sana Yazdigim sarkiyi, Sazimdan söker giderim.
Ben Aglayamam bilirsin.Yüzümü döker giderim.

Köpeklerimden Kusumdan, Yavrumdan cayar giderim.
Senden aldigim ne varsa, yerine Koyar giderim.

Ezdirmem sana kendimi.Gövdemi yakar giderim.
Beddua etmem üzülme.Kafama Sikar giderim.
Ezdirmem sana kendimi.Gövdemi yakar giderim.
Beddua etmem üzülme.Kafama Sikar giderim.
Ezdirmem sana kendimi.Gövdemi yakar giderim.
Beddua etmem üzülme....Kafama Sikar giderim.

13 Aralık 2010 Pazartesi

güneş eskisi gibi neden doğmuyor..

Parmaklarımın arasından dökülen
Bunca duygu yüklü cümleler kimin için?

Ne istiyorum? Nereye varmaya çalışıyorum
Neler oluyor yüreğime...
Nasıl çarpa biliyor böylesine delice.
Neden zayıf hissediyorum kendimi
Oysa ben çok güçlüydüm biraz vurdumduymaz
Birazda deli....
Şimdi ne oldu o eski bana nasıl geldim ben bu hale
Şen gülüşlerime ne oldu? Neşe saçan çocuksu ruhum.
Odamı terk edip gitti beni?
Boğuluyorum.....

Buğu tutmuş pencere önünde ne işim var benim?
Beynim neden hep aynı şeyleri tekrarlıyor.
Neden karaya vurmuş balık gibi çırpınıyorum
Ya da köşeye sıkışmış zavallı bir kedi gibi kıvranıyorum.
Neden yetim kalmış bir çocuk misali sahipsiz hissediyorum kendimi?

Güneş neden eskisi gibi doğmuyor?
Sessizlik bana göre değilmiş.
Dinlediğim müzik ritmine ne oldu.
Vicdan muhasebesi mi yapıyorum kendimle
Yoksa hayata yenik mi düşüyorum?
Bunca şeyi nasıl bir anda düşüne biliyorum
Yoruldu mu yoksa?

Kimi, niye, neden bekliyorum?
Yoksa yarım kalmış bir hesabın acısını mı çekiyorum
Boğuluyorum..........
Bu nedeni olmayan nedenlerimden..

11 Aralık 2010 Cumartesi

soğuk bir kış günü

bugün istanbul cok soğuk üşüyorum ..artık kış geldi yüzünü bir anda gösterdi..şimdi düşünüyorum şu istanbulda evsiz dışarıda kalan odunu kömürü olmayan insanları düşünüyorum ..acaba nasıllar nasıl hayata sarılırlar ne yerler ne içerler.çoçukları okula gönderebilirlermi.!!bir kalemleri varmı kalemi varsa kaç kişiyle paylaşırlar ..ikimi üçmü belki dört içimi parcalayan durumlar .
 zamanında bir okula yardım gönderdik bir arkadaşın vesilesi ile .calıştığım yerdeki arkadaşlarla birlikte topladığımız paralarla kırtasiyeden sobaya kadar herşeylerini aldık.gönderdik .şimdi o öğrenciler ne kadar mutlu olmuşlardır..tabi bizde..bizi etkileyen bir öğrencinin tek kalemi 2 kardeşin kullanması idi silgileride yokmuş gariplerimin ..ne kadar üzücü bir durum ..bizim geleceğimiz cocuklara her zaman sahip cıkmalıyız..elimizden gelenin fazlasını ...
 soğuk bir kış gününden sağlıcakla kalın....

10 Aralık 2010 Cuma

BİZİM HİKAYEMİZ.....

Seni gördüğüm o günden beri
Kalbim perişan gönlüm bir deli
Sana yazdım beni anlatan
Aşkımla dolu bu sözlerimi

İşte bu bizim hikayemiz
Öyle saf öyle temiz
Kenetlenmiş ayrılamaz
Kalbimizde ellerimiz

Kanımda canımda dört yanımda
Senden başka hiçkimse olmasın
Bir gün dönsen yeter bana
Gözlerim yolda kalmasın

Olmayacak bir dua mıydı bu
Allah'ım bana reva mıydı bu
Yoksa hemen sonu gelecek
Acıyla dolu rüya mıydı bu

9 Aralık 2010 Perşembe

ucurumun kenarına..getirdin beni.

Maksadın öldürmekse
Öldür de kurtulayım
Nazların yalvartmak mı
Dizine kapanayım

Uçurumun kenarına getirdin ömrümü
Harabeye döndürdün garip gönlümü

Kalbim seni istiyorsa söyle ben ne yapayım
Elimden gelmiyor ki seni seni söküp atayım

Uçurumun kenarına getirdin ömrümü
Harabeye döndürdün garip gönlümü
Harabeye döndürdün benim ömrümü benim ömrümü

Dünyanın sonuna doğmuşum

Naber bak, bende dert yok tasa yok
Mutluyum artık bir beynim yok
Dikmişim ekrana gözlerimi
Başka da bir ihtiyacım yok
Kişisel neyim kaldı ki bir iletim olsun
Tıklana tıklana her şeyim ortada
Atın ölümü arpadan olsun
Her yiğit gibi benimki de meydanda
Tıklama konusu ayrı bir dava
Mahkemelerde görülüyor hala
Namusu bacak arasında ararım
Dişi sinek bile görsem laf atarım
Çakma makma, üçe beşe bakmam
Önüm, arkam, sağım solum markam
Bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok
Ben tüketmeden var olamam
Ayna, ayna hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
Ayna, ayna hadi söyle benden daha arsızı var mı?

Dünyanın sonuna doğmuşum
Ya da ölmüşüm de haberim yok
İyi bilirdik derler elbet ardımdan
Bundan büyük bir yalan yok
Yok , bundan büyük yalan yok
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
Dedikodu yapar, keyfime bakarım
Ağzımda sakız, elimde çanta
Fink atarım kaldırımlarda
Bağlanmaya sonuna kadar karşıyım
Ama dizilerimden beni ayırmayın
Değişir dünyam bir tuşla uzaktan
Elimdeki kumandam hayatıma kumandan
Yeni bir kart verdi bugün bankam
Puanlarım artık en büyük kankam
Olmasa da cebimde beş kuruş para
Cebimdeki telefon on numara
“Bak kızım, yedi kocalı hürmüz gibi dolan
Ama ailemizin kızı gibi davran,
Seni alacak biri de bulunur elbet
En kolay parayı hep sen kazan”
Ayna, ayna hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
Ayna, ayna hadi söyle benden daha arsızı var mı?
Dünyanın sonuna doğmuşum
Ya da ölmüşüm de haberim yok
İyi bilirdik derler elbet ardımdan
Bundan büyük bir yalan yok
Yok , bundan büyük yalan yok
Sıkıldım çok, her dakika düşünmekten üzülmekten
Artık yok, kalmadı gücüm düşmekten yenilmekten
Pişmanım erken vazgeçmekten kendimden
Bu alem geçmiş kendinden
Ne gelir elden

8 Aralık 2010 Çarşamba

AşK BöYLe BiRŞeY İşTe…

AşK BöYLe BiRŞeY İşTe…

Birini çok seviyorsun zaman geliyor o da seni seviyor bağlanıyorsunuz birbirinize …Herşey yolunda gidiyor hayat çok güzel herşey çok güzel planlar yapılıyor gelecek için ileri ki zamanlar için … Yaşam toz pembe oluyor onunla… Herkese anlatıyorsun, herkese söylüyorsun aşkınızı birlikteliğinizi… Ona aşkım diyorsun, oda sana… Her an haber almak istiyorsun ve alıyorsun zaten hep beraber olyorsunuz birlikte oluyorsunuz …..Ama yine bi zaman geliyor sen farkında değilsin ama içten içten gelinmiş o ana … O an ne mi..?..Sanki senin verdiğin değerin karşılığını alamıyorsun sevgi sözleri senden gittiği taktirde sana geri dönmüyor sen ona o gün ne yaptığını ne ettiğini haber veriyorsun ama ondan hiç haber alamıyorsun ertesi gün oluyor cılız bir mesaj… Mesajda sana gelen en samimi söz cılız bir CANIM…İşte bu senin canını yakıyor çünkü sen yapmıyorsun bunları yapamıyorsun, senin yaptığın her mesajında ona kızgın bile olsan dolu dolu bi AŞKIM oluyor… SENİ SEVİYORUM diyorsun ama aynı şeyi göremeyince için acıyor ”her halde iyi değilde böyle yazdı” diyerek kendini avutuyorsun neden mi.?… Çünkü onu deliler gibi seviyorsun nedeni bu kadar açık…Ona deliler gibi aşıksın vaz geçemiyorsun…Aşk böyle birşey işte…

7 Aralık 2010 Salı

sensizlik beni ağlattıya.. oturup ağladım cocuklar gibi..

Dün gece yine sen düştün aklıma
Oturup ağladım çocuklar gibi
Sensizlik öyle zor geldiki bana
Oturup ağladım çocuklar gibi

Bir avuç göz yaşı doldu elime
En acı sitemler geldi dilime
Pişmanlık duyupta kendi kendime
Oturup ağladım çocuklar gibi

Artık gündüzlerim gündüzlerden uzun
Gecelerrim gecelerden acımasız sen gittikten sonra
Hertürlü sıkıntıya alıştım kedere katlandım
Yalnız senin yokluğuna alışamadım
Artık anlıyorum acıdan ızdıraptan gözyaşından başka hiç bir
Şey vermemişsin bana
Yok olan gençliğime kaybolan geleceğime yıkılan hayallerime
Oturup ağladım çocuklar gibi

Ne yazık olanlar hep bana oldu
Ümidim hayalim hepsi kayboldu
Sayende hayatım tarumar oldu
Oturup ağladım çocuklar gibi

cevapsız sorular

Birden Ay ışığını kesti
Bir de Sen çok değiştin
Yaşananlar hiç yaşanmamış gibi
Söylenenler hiç söylenmemiş gibi
Birde Sen karşıma geçtin
Başka biri var, biri var dedin
İnanamadım gittiğine,inanamadım gittiğine..

Ne sen baktın ardına ne ben
Hep ayrı yollarda yürüdük

Sustu bu gece, karardı yine ay
Kaldı geriye cevapsız sorular
Uyandığında onu ilk kim görecek
Bıraktığım düşü kim büyütecek?

Her sabah kaybolup giden
Bir rüya gibi oldun artık gecelerimi bekleyen;
Gündüzlerimi zehir eden..

Ne sen baktın ardına ne ben
Hep ayrı yollarda yürüdük

Sustu bu gece, karardı yine ay
Kaldı geriye cevapsız sorular
Uyandığında onu ilk kim görecek
Bıraktığım düşü kim büyütecek?

6 Aralık 2010 Pazartesi

sevgilime.

Sevgilim!

Bir gün değil, haftalar, aylar değil, yıllar var ki senin özleminle yanıp tutuşmaktayım.İçin için.Belki de vezüv yanardağ gibi patlayıp,sana olan aşkımın küllerini sağa sola savuracağım.

Aşk, sancılı doğarmış dediler; yıllarca bütün sancıları çektim. Hiç bir zaman da “ah” çekip sana intizar etmedim,bana verdiğin ızdıraptan dolayı.Hicran yaraları,vücudumu paramparça etti ama ben bir kez olsun sızlanmadım.Sana isyan etmedim.Sabır taşı olup bekledim. Sana kavuşmak, senin aşkını elde etmek için; vücudum, dışarıdan gelen bütün menfi etkenlere duyarlılık kazanıp taş oldu sanki.

Sevgilim!

Aşk, acı verir dediler; bütün acıları çektim, senin aşkının uğruna.Ama bir kez olsun aşkına nankörlük edip sitem etmedim ve acıları yumak yapıp üzerinde mışıl mışıl uyudum ve rüyalarımda hep seni düşledim!

Aşk, ateşten farksızmış dediler, sadece yüreğim değil, vücudumda yanmadık yerim kalmadı ama ben yine de eriyip kül olmadım.

Sevgilim!

Zaman zaman senin aşkının yolunda palyaço oldum. İçime akıttığım gözyaşlarımı sır gibi sakladım. Etrafa hep gülücükler salarak, insanları güldürdüm.Ama ben gülerken hüzünlüydüm,buruktum.Yine de sensizliğini dert edip kimselere belli etmedim,hicran yarasını.

Biliyordum, sen de beni düşünüyordun. Bazen öfkeyle küsüp darıldığın olsa da aklın fikrin bendeydi. Aşkıma inanmıyordun. Palyaço halime herkes gibi senin de güldüğün oluyordu. Bazen kaçıp uzaklaşmak istiyordun, nefret kusuyordun ama yüreğinin sesini dinlediğinde tekrar bana dönmek zorunda kalıyordun. Düşüncelerin hercü ment haldeydi. Oltaya yakalanmış balık gibi hissediyordun kendini bir türlü kaçıp uzaklaşamıyordun engin denizlere.

Aşkım, ben seni hiç bırakıp gider miydim, serseri sokakların ıssız köşelerinde kör kurşunlara hiç hedef olur muydum? Senin uğruna ne engeller aştım biliyor musun ya da hayal edebiliyor musun?Ama yine de gocunmadım,sana ulaşamamanın imkansızlıkları karşısında…

Sevgilim!

Bir gün, tüm acılar, sıkıntılar, engeller geride kalıp sana kavuşacağımı hiç düşündün mü? Azmimden bir milim dahi geriye patinaj yapmadım. Mecnun gibi senin uğruna çöllere düşerim,Ferhat gibi senin için dağları delerim diye boş yalanlar vaat etmedim. Etsem de zaten hiç birini yapabilir miydim, günümüz koşullarında?

Ben gerçekçi aşklardan yana oldum her zaman. Doğal olmaya çalıştım.Neysem buyum dedim.Beni bu halimle sev,bana bu halimle aşık ol dedim. Atı, yatı, katı olmayan fakir çulsuzun biriyim dedim. Sen yine de aşkıma değer verip bana döndün ve her zaman yüreğin kıpı kıpır ediyordu.Yüreğinin odacıklarından gelen sesine kulak verip aşkıma “evet” dedin.

Biliyor musun sevgilim, “evet” dedikten sonra dünyalar benim oldu. Gerçi hala bir karış toprağım yok ama bu cennet vatan üzerinde. Fark etmez, senin varlığın dünyalara değer demek istedim. Bir Anadolu gibi güven verdin bana. Güç verdin.Yaşama ışığını saçtın benliğime.

Şimdi çok mutluyum; ellerin ellerime belki hiç değmeyecek fakat ben yine de çok seveceğim seni.

Artık acılar geride kaldı. Aşkımızı doya doya birlikte yaşayacağız.İlkbaharda papatya tarlasında peşinden koşup yakalayacak, belinden sarılıp,kelebek dudaklarından öpecek ve yerlerde yuvarlanacağım.Hayali bile çok güzel!..Bekle ilkbahar.Ne kaldı ki şunun şurasında.

4 Aralık 2010 Cumartesi

ağla dünya

Bu aşk çoktan yol almış
Ve sen bana göresin
İyi yerisin kalbimin
Ben unuttum her şeyi
Görmeden tam gerçeği
Boşver, boşver

Ağladın ya, kıyamam dönerim nedensiz
Ağladın ya, inadım geçiyor bedelsiz
Gözyaşınla bir acı bitiyor sonunda
Ağla şimdi istiyorsan mutluluktan

Bu aşk çoktan yol almış
Ve sen bana göresin
İyi yerisin kalbimin
Ben unuttum her şeyi
Görmeden tam gerçeği
Boşver, boşver

Ağladın ya, kıyamam dönerim nedensiz
Ağladın ya, inadım geçiyor bedelsiz
Gözyaşınla bir acı bitiyor sonunda
Ağla şimdi istiyorsan mutluluktan

3 Aralık 2010 Cuma

yeni umutlarım

Yeni umutlarım yeni aşkım var

Artık mazi oldu eski anılar

Tatmamıştı gönlüm böyle duygular

Sana benzemeyen birini sevdim



Onunla mutluluk doldu içime

Onunla bir dünya kurdum kendime

Gerçek seven buldum artık gönlüme

Sana benzemeyen birini sevdim


Seviyor üzmüyor kırmıyor beni

O bana tattırdı gerçek sevgiyi

Söyle nasıl sevmem böyle birini

Sana benzemeyen birini sevdim

1 Aralık 2010 Çarşamba

unutma

Hayatın acısıyla tatlısıyla güzel olduğunu söyler dururdum hep meğer em hiç acıyı tatmamışım daha. Çok sevdim hem de çok bir elveda dedi arkasına bakmadan gitti. Çok düşündüm nerde hata yaptım diye sonradan hatamı buldum hatam SEVMEKMİŞ. Ama sevmek çok güzel bir duygu. İnsanlar neden sevdiklerini bırakıp gider ki? KADER hayır ben bunu kabul etmiyorum hiç bir şey kader değildir tesadüf değildir. İnsan kendi belirler kendi kaderini. “Buna mecburuz ileride bana hak vereceksin” bunların hepsi palavra sadece kendimizi kandırmak için söylediğimiz sözler. BAHANENELER yani. İnsanlar istediğinde her şeyi yapabilirler sadece bazı insanlar korktuğu için bunu yapamıyorlar. Korkmak niyedir. O korku tünelini geçtiğinde elde edeceklerin için bu korkuyu göze almaya değmez mi. Sevgi için her şey göze alınır ÖLÜM BİLE. Ölümü göze alamıyorsak bilmeliyiz ki biz sevmiyoruz sadece seviyorum diyip kendimizi kandırıyoruz. Bunların hepsi yalan. Dünya yalan, sevgiler mi yalan olmasın? Bu yalan dünyada tek tesellimiz sevmek sevilmekti artık sevilmek diye bir şeyde kalmadığına göre yaşamanın da bir anlamı kalmadı. İnsan niye yaşar? SEVDİKLERİ İÇİN. Yeryüzünde tek sevdiği de onu terk ederse o insan ne yapmalı? Üzülmeli ağlamalı sinirini hırçını birilerinden çıkarmalı ve sonradan hayatına tekrar geri dönmeli. Bu bu kadar kolay mı? EVET, aslında çok kolay bakmayın zor gibi görünse de kolay. Kolay olan unutmak değil yeni bir hayata başlamak. Asla yaşadıklarınızı yaşananları unutmayın her şeyin başlamasında da bitmesinde de vardır bir hayır. YAŞANANLARIN UNUTULACAĞINI SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ. NE YAŞANANLAR NEDE BU YAŞANANLARA SEBEP VEREN KİŞİLER UNUTULUR!!!!!!