20 Ocak 2012 Cuma

sustum......

Taş olup sustum
Ruhum adını çağırdı
Son saati vuruyordum, ömürde son zamanı
Kış olup dondum, kalbim yine ALEV aldı
Ben ölümü soruyordum, önümde aşk uzandı

İnsafa gel al yanına, yaşıyorsam aşk sebebim
Durmadın yürüdün kanıma dön gel affettim
Yüreğim ağır ağrısına dayanırsam aşk sebebim
Ödedim düşeni payıma dön gel affettim

Savrulup kaldın nerde bulamam izini
Yokluğundan usandım ne olur duyur sesini

Bi dilek tuttum yıldızların ışığında
Sen diye diye avundum gel benim rüyalarıma

17 Ocak 2012 Salı

demekki....

Demedim Ki
Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki

Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki

Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine
Yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları
İşte buna sevmek derler dedimse

Çattımsa acıların en güzeline
Yedirdimse uykuları o tatlı kuşa
Benim olsun demedim ki

Bu akşam kankırmızı şarap istiyor canım
Bu akşam dünyanın bütün şarkılarını
Bu akşam dünyanın bütün özlemlerini
Bu akşam beni yalnız bırakın
Bu akşam yalnızca onu düşüneceğim
Onu ve kendimi yalnızca.........

11 Ocak 2012 Çarşamba

Pişmanlıkları Karanlığa Yolladım..

İçinde kim bilir neler, kimler gitti, hiç dönüp bakmadım. Dilimden zaman zaman düşse de, hayatımdan ve alışkanlıklarımdan pişmanlığı çıkardım. Bazı keşkeleri ise, içlerindeki niyete bakarak cebime koydum. Keşke dediğim her şeyin ardına bir iyi niyetli "ama" buldum, bulamadıysam keşkemin içine umut koydum. “Keşke gökyüzünden bir melek inse ve elindeki sihirli değnekle dünyadaki savaşlara son verse..” gibi sıradan ve gerçekleşme ihtimali olmayan hayallere ancak yakıştırdım keşkeleri…Keşke seni sevmeseydim demedim mesela çünkü dibini bulamadım. O keşke, başka bir keşkeye gitti. Sonra o, bir başkasına ve ömrümün tamamını keşkelerle bezediğimi fark ettim. Sonu yok pişmanlıkların ama daha önce düşünülmesi gereken; çözümü yok! O zaman, o şartlarda, o akılla, o bakış açısıyla, o yaşta, o bilgiyle, öyle oldu! Ne yapalım? Hiçbir şey! Sadece cebimize dersimizi koyalım. Pişmanlık duyacağın şeyleri yapmamak en iyi seçenek olmakla birlikte; pişmanlıklarını tecrübelere dönüştürecek kadar erdemli olmak da ayrı bir hüner değil midir? Hangi kul, bir başkasına veya en kötü ihtimalle kendine karşı hata yapmadan bir ömrü tamamlayabilmiştir? Hiç kimse! O zaman yanlışlar bizler için, hata yapma hakkımız da var, bedelini ödeme zorunluluğumuz da… Ama değerli olan, aynı hatayı tekrar etmeden büyüyebilmektir. İşte ben bunu kendime düstur edindim. Bir hata yaptığımda önce kendimden özür diledim ve aynı hataya bir daha düşmedim. Yaptığım için de pişman olmamayı öğrendim. Eğer böyle olmasaydı, kim bilir ben seni kaç defa daha severdim?