30 Aralık 2011 Cuma

mutlu yıllar...........

                                                                                                                                                                                                                  
                                                              
şeker tadında mutlu yıllar dilerim.....

15 Aralık 2011 Perşembe

sevgili dedeciğim ..


1 haftadır bel ağrısı cekiyordum doktora gittim 1 hafta dinlenmem için rapor verdi.
neyse iğne falan derken biraz iyileştim..
dedeçiğim ameliyat olması için izmir tepecik hastanesinde
yattığını öğrendim sevgili annem aradı söyledi..anne hayırdır deden elleri uyuşuyor bacaklarında
uyuşmalar var sebebbi neymiş derken kalpte 3 damar tıkanmış olduğunu öğrendim
ameliyata alıyor kasaplar afedersiniz doktor denen arkadaş yapıyor ameliyat kalp anjiyosu ama
damarlar acılmıyor .o zaman kalp acıyor bacaktan damar yerleştiriyor bu arada 2 sefer
kalp duruyor .ha tamam calıştı bir problem yok derken sevgili buyuk babam dedem 1 saat sonra hayata veda ediyor .ameliyat yapan dr cıkıyor elimizden geleni yaptık .sapasağlam ,
hastaneye ayaklarıyla giden dedem cenazesi cıkıyor..
bu haberi alır almaz doğru izmir yoluna gece 12 yağmur istanbulu sel almış göz gözü görmüyor
gece yolculuğu cok pis oluyor .6 saatte gittiğim izmire 8.5 saatte yolda uyuyarak vardık gittim dedemin kaldığı dayımın evine tüm aile orada kime sarılsam ağlıyor özlediğim anneme teyzeme dayılarıma içim cız ederek sarılarak hüngür hüngür ağladım .üstelik yıllardır gözümden tek damla yaş akmayan biri olarak ağladım cocuklar gibi..
cuma mubarek gün camiye gittim dedemin cenazesi orda olduğunu öğrendim gittim kuzenim başında dayılar akrabalar babam kuzele konuşurken gel gör istersen dedi dedim korkarım bakmıyım sonra gece ruyama girer içimden .
sonra teyzem uzaktan sivastan geldi amcamla birlikte onlar bakmak için son yolculuğunda görmek istediler bende teyzemi tutarken acılan tabuttan dedeçiğimi son kez gördüm .ağla ağla içim dışım biririne girdi..kılınan namazdan son yolculuk için mezarlığa hep beraber.defnettik
ağladık sarıldık helalleştik eve toplandık .akrabalarımı gördüğüm için bir tarafım sevinir ken bir tarafım üzüldü   4 gün kaldığım izmirde güzel günüm olmadı
eve nasıl döndüm nasıl geldim hatırlamıyorum bu arada belimi dahi unuttum ağrısını .


mekanın cennet olsun sevgili dedeciğim seni cok seven torunun...

8 Aralık 2011 Perşembe

bel ağrısı cekiyorum.

of of of  5 gündür eve kapandım.
ne zormuş bel ağrısı bel fıtığı olmuşum.
kitlenip kaldım evin banyosunda .
süründüm resmen dağ gibi adamım .
hiç bu kadar acı cekmedim ve ağladım ağladım çoçuklar gibi.
şu an iğne vurunuyoorum mr cekti dr ulan adam 20 gün fizik tedavsi verdi.
cok güzelde 20 gün nasıl işe gitmeyeyim ..adamlar beni işten atar .inş bir an önce ,
iyileşirim işime gücüme dönmek istiyorum ..

2 Aralık 2011 Cuma

İNADINA YAŞARMI?

insan, sevdiği şeylerden korkar mı..? beni şarkı söyleyebileceğim bir yere götürsün sevgilim, üşüyorum derin sessizliklerin acı çığlığı bu çocukluğumdan kalma özlemleri bekliyorum kuytu yalnızlıklarda insan, geçmişini bekler mi..? parmaklardan geçen saçlar gibi, yumuşak ve hızlı bir serüvendir aşk ne kadar kısaysa sunabildiklerin, o kadar çabuk tükenir tükettim serseri vedaları alnımda unutulmuş ve kurumuş öpüşler değme çil yavrusu göz yaşlarından beterdir, gözleri kanlı bırakan terk edişler insan, vedalarını kutsar mı..? yalnızlık bir barda unutulan sigara paketi gibidir fark edildiği yerde sahiplenilir ve hiçbir yalnızlık unutulduğu yerde bulunamaz insan, unuttuklarını arar mı..? arkasına bakmadan kaçan bir karanfil gördüm ölüm de kirlendi aşk gibi yararı olacaksa söyleyeyim, ellerim temizlik çabasından, yorgun.. karanfil..! Geri dön aşk’ı temizleyeceğim ölüm gibi söz(ü) mü veriyorum insan, inadına yaşar mı..?

15 Kasım 2011 Salı

hayat bu daha ne olsun...

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç yağmur da olsa fırtına da olsa nefes al DERİN DERİN ...

Yüzüne su çarpma adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun kokun mis
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle karşına ilk çıkana gülümse aydınlık bir gün dile.

Sonra koş git işine dünden önceki günden
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine
seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan güneş varsa ısın hatta üşü hava soğuksa..

Yürü yürürken sağa sola bak öylesine değil görerek bak
Çiçek görürsen koklaköpek görürsen okşa
çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonraşöyle bir düşün kimler sana yol açtı
sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra arayabilirsen ara
Hatırlarını sor öyle laf olsun diye değil kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil senin de yüreğini ısıtacak
yüzünde güller açtıracak.

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya öyle acele acele değil
vazife yapar gibi hiç değil
Şöyle keyife keyif katar gibi lezzete lezzet katar gibi
eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde dostların olsun
Sohbetin yemeğin kahkahan olsun..

Arkadaşım
hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Can Yücel

28 Ekim 2011 Cuma

aşkın elli belirtisi..

1- "Seni seviyorum" demeye doymuyorsanız.
2- En bakımsız halinizi bile görmesine aldırmıyorsanız.
3- En bakımsız halinize bile bayılıyorsa.
4- En sarhoş olduğu zamanlarda bile, asla size eski sevgilisinin adıyla hitap etmiyorsa.
5- Eski sevgilinizi gördüğünüzde içiniz kıpır kıpır olmuyorsa.
6- İş seyahatine çıktığında ondan haber alamadığınızda, sinirlenmek yerine, başına birşey gelmesinden endişe ediyorsanız.
7- Gazetenin 3. sayfasını okurken gördüğünüz kötü haberler sizi çok etkiliyorsa ve "ya o da böyle bir kaza geçirirse" diye düşünüp telaşa kapılıyorsanız.
8- Başınız çok ağrıdığında, uyumanıza yardım etmek için, bütün gece size Sindrella"yı ve Robin Hood"u anlatıyorsa
9- Birlikte tatlı yaparken çok eğleniyorsanız.
10- Alışverişten sonra sizinle ilgileniyorsa. Ama sadece kredi kartı borcunuzu öğrenmek için değil, aldığınız şeyleri görmek için.
11- Yedekte adam tutmak huyunuz, esrarengiz bir şekilde sizi huzursuz etmeye başladıysa.
12- Sizin için çok önemli bir toplantıda, yüzünüzde bir gülümsemeyle hayallere dalıyorsanız.
13- En aptal aşk şarkıları bile size son derece anlamlı geliyorsa.
14- Eski Türk filmleri sizi ağlatmaya başladıysa.
15- Çevrenizdekiler, sizin çok daha anlayışlı ve pozitif biri haline geldiğinizi söylemeye başladılarsa.
16- Daha telefon çalarken, onun aradığını anlıyorsanız.
17- Siz seyahatteyken, hergün çiçeklerinizi sulamak için size uğruyorsa.
18- Size araba kullanmayı öğretirken, sabrını sonuna kadar muhafaza edebiliyorsa.
19- Saçınızın rengini bir ton bile değiştirseniz, loş ışıkta dahi farkı anlıyorsa.
20- Birbirinizin kredi kartı şifresini biliyorsanız.
21- Annenizle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsa.
22- Annesiyle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsanız.
23- Henüz evlenmeden çocuk isimlerinden bahsetmeye başladıysanız.
24- Onsuz tatile çıktınız ve bütün vaktinizi telefon başında onu ne kadar çok özlediğinizi anlatarak geçirdiniz.
25- Canınız işe gitmek istemediğinde sizin için patronunuzu arayıp hasta olduğunuzu söylüyorsa.
26- Siz kilo aldıkça, tombul kadınları sevdiğinden bahsediyorsa.
27- Üzerinde son derece eski moda giysiler olsa bile, onunla en yakın arkadaşlarınızın uğrak mekanı olan bara gitmekten rahatsız olmuyorsanız.
28- Size durup dururken çiçek alıyorsa.
29- Size hala oyuncak ayılar ve tüylü köpekler alıyorsa.
30- Ne kadar saklamaya çalışsanız da, bugün sizin için kötü giden birşeyler olduğunu farkediyorsa.
31- Yorgun olduğunda bile size seve seve masaj yapıyorsa.
32- Onun yüzünden eğitiminizi yarım bırakmanın veya kariyerinize zarar verecek bir adım atmanın "fedakarlık" olduğunun farkındaysa.
33- Başınız sıkıştığında ilk aklınıza gelen onun koruyucu omuzlarına ihtiyacınız olduğuysa.
34- Sizin için yemek, temizlik hatta ütü yapıyorsa.
35- Arkadaşlarınızla vakit geçirmeniz ve onun dışında da bir hayatınız olması konusunda sizi>destekliyorsa.
36- Özel günleri asla unutmuyor ve ufakta olsa mutlaka bir hediye alıyorsa.
37- Sizin için ağlamaktan utanmıyor hatta bunun için gurur duyuyorsa.
38- Çok paraya ihtiyacınız olduğu bir dönemde hiç düşünmeden bilgisayarını satabilecek kadar düşünceliyse.
39- Bir sorunu olduğunda ima yoluna gitmek yerine açık açık konuşmayı tercih ediyorsa.
40- Aynı bir şarj makinesi gibi enerjinizi tazeliyorsa.
41- Gecenin bir yarısı, sadece sizi sevdiğini söylemek için telefon ediyorsa.
42- Nasıl olsa birlikte yaşıyorsunuz diye kendini boşvermiyorsa. İlişkinizi taze tutmak için çaba sarfediyorsa. Mesela en sevdiğiniz restoranda rezervasyon yaptırıp size sürpriz ve romantik bir gece hazırlıyorsa.
43- Size ayak uydurmak için tenis dersleri alıyorsa.
44- Birlikte dans dersleri almayı teklif ediyorsa.
45- Gece kulüplerinde piyasa yapmaktansa, sizinle evde video seyretmeyi tercih ediyorsa.
46- Pijamalı halinizi gece kulüplerindeki çarpıcı kadınlara tercih ediyorsa.
47- Kendisi acılı sevdiği halde, sizin için yemeği acısız ısmarlıyorsa.
48- Sizin için dünyanın öbür ucuna giderse.
49- Size gözü gibi bakıyorsa ve gözleri 6 numara bozuk değilse.
50- Size hergün "Sevgililer Günü"yse.

27 Ekim 2011 Perşembe

ımmmm

beyinsel sevişmelerin üretken kadını” diye fısıldıyor kulağıma bir dost doğru olabilir mi..? ..imgelerin altında kalmaktan korkuyorum.. insan, sevdiği şeylerden korkar mı..? beni şarkı söyleyebileceğim bir yere götürsün sevgilim, üşüyorum derin sessizliklerin acı çığlığı bu çocukluğumdan kalma özlemleri bekliyorum kuytu yalnızlıklarda insan, geçmişini bekler mi..? parmaklardan geçen saçlar gibi, yumuşak ve hızlı bir serüvendir aşk ne kadar kısaysa sunabildiklerin, o kadar çabuk tükenir tükettim serseri vedaları alnımda unutulmuş ve kurumuş öpüşler değme çil yavrusu göz yaşlarından beterdir, gözleri kanlı bırakan terk edişler insan, vedalarını kutsar mı..? yalnızlık bir barda unutulan sigara paketi gibidir fark edildiği yerde sahiplenilir ve hiçbir yalnızlık unutulduğu yerde bulunamaz insan, unuttuklarını arar mı..? arkasına bakmadan kaçan bir karanfil gördüm ölüm de kirlendi aşk gibi yararı olacaksa söyleyeyim, ellerim temizlik çabasından, yorgun.. karanfil..! Geri dön aşk’ı temizleyeceğim ölüm gibi söz(ü) mü veriyorum insan, inadına yaşar mı..?

5 Ekim 2011 Çarşamba

ANNA.....TARIK TUFAN ŞİİRİ...

ANNA.....TARIK TUFAN ŞİİRİ...
 
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden. Piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. Kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de ardarda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum aslında. İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor. insaf et Anna! Gidelim buradan. Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim. Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim. Ölelim diyecektim az kalsın. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna. Sarılalım diyecektim az kalsın. İçimden böyle şeyler de geçiyor işte. Sarılalım, dudakların… Tamam sustum. Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum. Şiir kalsın istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut. Ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak. Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak. Gözlerim biraz karanlık. İçinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler, sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var. Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler… Bekleyişler Anna. Köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela. Nişanlısı askerde kızlar, kızı ölüm orucundaki baba, babası tersanede oğul, oğlu şizofren anne. Hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var. Ama geçecek hepsi, geçecek. Şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek. Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna. Sen adımını attığın andan itibaren hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

14 Eylül 2011 Çarşamba

sen gidiyorsun..

Gidiyor ellerin, gidiyor sesin, gidiyor nefesim
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Gidiyor yarınım, gidiyor evvelim, yaşamım sebebim gidiyor
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Kalıyor yastığıma sinmiş kokun
Kalıyor sevişmelerimizin son şahidi
Sen gidiyorsun

Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş
Ben bilmem, sen bilirsin elbet
Sen gidiyorsun

Dur! Dur! Gitme bir bakış borcun var bana son gidişinden

Vur, kır, parçala sen kazan bu aşkı ama
Bırak benim olsun harcanacak son kurşunlar
Sen yaz, sen oyna kalan tüm perdeleri ama
Bırak benim olsun bize dair bütün alkışlar

13 Eylül 2011 Salı

kader oyunu..

Kader oyununa nedense alışamadım
Dileğin beni uçuruma sürüklemek
sen kalbe yeterince yakışmadın
acıdan nefes alınca taşar yürek

Gecemiz aynı ızdırap günümüz aynı
Değişen kaderin arzusu dünümüz aynı
Kaçamak kaçamak aynı zevk
işimiz çok zor
neden her şeyi küçümsemek
herkes imparator
benim de süre sorunum var
gençliğim gidiyor acelem var
uzakta neler arıyorsun
hayat bitiyor zaman dar

Kader oyununa nedense alışamadım
Dileğin beni uçuruma sürüklemek
sen kalbe yeterince yakışmadın
acıdan nefes alınca taşar yürek
Bugün aşkımın sonuncu cumartesi
o kadar yakın hayata gülümsemek
geceden unuttum kimin nesi
yeni bir güne sabırla bakar yürek

9 Eylül 2011 Cuma

bir cocuk sevdim..

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Gözleri kederli hatta korkulu
Her şeye rağmen bir an gülümsedi çocuk
Sıcak sade ama biraz kuşkulu

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
O ise bir bakışta beni örtülerimden
Yalnızca yalnızca duygularıyla soydu

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Biraz çocuk biraz adam biraz hiçti
Ellerinde yaşlı zaman demetleri
Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Bir elinde yarın öbür elinde dün
Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün
Dünyanın haline bakıp güldü geçti

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılıp küstü

bir cocuk sevdim..

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Gözleri kederli hatta korkulu
Her şeye rağmen bir an gülümsedi çocuk
Sıcak sade ama biraz kuşkulu

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
O ise bir bakışta beni örtülerimden
Yalnızca yalnızca duygularıyla soydu

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Biraz çocuk biraz adam biraz hiçti
Ellerinde yaşlı zaman demetleri
Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Bir elinde yarın öbür elinde dün
Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün
Dünyanın haline bakıp güldü geçti

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılıp küstü

26 Ağustos 2011 Cuma

GÜZELLİĞİN ON PARA ETMEZMİŞ..

Güzel sözü, sözlük anlamıyla, “ göze, fikir ve duyguya hoş gelen veya haz, hayranlık, heyecan uyandıran” demektir.
Güzellik göreceli bir kavramdır. Kişiye göre değişir. Aşk Veysel:
“Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa.”dizeleriyle bunu ne güzel anlatmıştır. Güzellik gönüle göre değişir. Göz nasıl görmek isterse öyle görür. Yine Aşık Veysel:
“Güzel ne güzel olmuşsun /Görülmeyi görülmeyi. “ diye sevileni över.
Güzelin bir anlamı da, soyluluk ve ahlâki üstünlük düşüncesi uyandıran demektir. Pek iyi, doğru, görgü kurallarına uygun olan… Hoşa giden, beğenilen, iyi ve doğru biçimde olan… Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı sözler… Beklenene uygun düşen, başarı düşüncesi uyandıran güzel duygular, güzel hareketler… Olağan bir durumda, sıkıntıya düşmeden bir şeyin olması…
Güzellik estetik bir zevktir, coşkudur, hoşlanma duygusudur…
Bizim millet olarak güzellik anlayışımız çok gelişmiştir, sanat tarihimize bakarsak, bütün o eşsiz eserleri atalarımızın nasıl yarattığına hayran olmamak elde değildir…
Halkımız, “Gönlü yüce Türk” diye isimlendirilir bilenler tarafından…
Güzel sanatlarda ileriyiz… Güzelliği hep ilk sırada tutarız… Destanlarımızda kızlar, oğlanlar güzeldir. Duygular, düşünceler güzeldir…
Masallarımızda masal kahramanlarımız güzeldir…
Tarihte yer alan büyük kahramanlarımızın hepsi güzeldir, güzel hareketleri ile tarihe geçmişlerdir…
Onlardan en büyüğü ise, Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Şimdi, bu kadar güzel duyguyu dile, sese, söze getirmiş, anıtlaştırmış, tarihe yön vermiş, güzel insanlar yetiştirmiş, insanlığa insanlık öğretmiş bu yüce millet bu durumlara düşürülmeye lâyık mıydı diye sorsam ne cevap verirdiniz?

25 Ağustos 2011 Perşembe

CEP TELEFONUNUZ SUYA DÜŞERSE..


Suya düşen cep telefonları ilginç yöntemlerle kurtarılabiliyor.
Islanan telefonların içindeki su, havayla çok fazla temas etmeden hızlı bir şekilde temizlenebilirse cihazın yeniden çalışması mümkün olabiliyor.

CİHAZLA PİL AYRILMALI

Üretici firmaların, garanti kapsamına almadığı ıslanma durumlarında kullanıcının ilk olarak, cihaz fişe takılıysa kısa devre yapmaması için fişi çıkarması değilse aynı riskten dolayı cihazla pilin birbirinden ayırması ardından da SIM kartı çıkartması gerekiyor. Bir çok durumda cihaz ıslansa bile SIM kartlar çalışmaya devam ediyor.
Cihazın pili ve SIM kartı çıkarıldıktan sonra kuru bir bezle hızlı şekilde kurulanması gerekiyor. Cihaz içerisindeki nemin doğal bir şekilde buharlaşması durumunda telefonun “kurtulma” ihtimali daha fazla bulunuyor.
ELEKTRİK SÜPÜRGESİ ÇEKİN
Cep telefonunun içerisindeki nemi buharlaştırmanın en iyi yolu, bir elektrik süpürgesi ile içine, ortamdaki havanın üflenmesi ya da çekiş özelliği olan bir elektrik süpürgesi ile içerideki havanın dışarı çıkarılması. Ancak saç kurutma makinesinin kullanılmaması gerekiyor.
PİRİNÇ TANELERİ İLE KURUTUN
Çoğu saç kurutma makinesi, ’soğuk üfleme’ modunda dahi ortamdaki havadan daha sıcak bir havayı makinenin içerisine üflediği için entegre ve lehimlere zarar verebiliyor. Bunun sonucunda cihaza pil takıldığı an telefon kısa devre yapabiliyor. Kurulandığı halde içinde hala nem olan cep telefonlarını tamamen kurutmanın en iyi yolu ise pirinç taneleri ile dolu bir kavanozun ortasına koyup ağzını kapatmak ve en az bir gün bekletmek. Pirinç taneleri ortamdaki nemi hızla emebiliyor.
DANATURE ALKOL KULLANIN
Kullanıcıların, saç kurutma makineleri, mikrodalga fırınlar ve doğrudan güneş ışığından kaçınması gerekiyor. Öte yandan cihazların “tuvalete düşürülmediği sürece” de alkolle temizlenmemesi gerekiyor. Solvent içerikli olan alkol, cihaz içindeki plastik bağlantıları eritebiliyor. Bunun yerine hırdavatçılardan temin edebilen “Denature” alkol
kullanılabilir.
Telefonunu denize düşürenlerin, cihazı sudan çıkarıp bu sefer tatlı suya bırakmaları daha sonra oradan da çıkarıp kurulamaları gerekiyor. Çünkü tuzlu su barındırdığı kristallerden dolayı cihazın bazı parçalarına zarar verebiliyor.
GİZLİ İŞARETLER
Birçok kullanıcının, suya düşürdüğü için çalışmayan telefonlarını değiştirmek istemelerinin ardından üretici firmalar, uzun bir süredir cihazın hem dışına hem de içine garanti etiketleri yerleştirmeye başladı.
Su ile temas ettikleri zaman renk değiştiren bu etiketler sayesinde yetkili servis, telefonun içini açmadan dahi suya düşürüldüğünü anlayabiliyor. Birçok telefonun içinde de gizli işaretler bulunuyor. Bu işaretler, telefon ıslandıktan sonra dışındaki etiket değiştirilse bile cihazın ıslandığını tespit edebiliyor.

Evlilik Ömrü Uzatır mı?

Evlilik Ömrü Uzatır mı?


Huzurlu ve mutlu bir evliliğin ömür uzattığının bilimsel olarak kanıtlandığı bugünlerde, hayal kırıklığı yaratan, sıkıntılı ve mutsuz bir evliliğinde ömrünüzden ömür götüreceği bir gerçek..Boşanma kararları alınıyor.. çift terapisine koşuluyor..Sadece problemlere odaklanılıyor.. Peki ilişkisinde sıkıntı yaşamayan yok mu? Eğer varsa onlar ne yapıyorlar. Bir süre önce 21.501 evli çiftle bir araştırma yapıldı. Bu araştırmaya göre mutlu çiftlerde yüksek düzeyde bulunan bazı özellikler mutsuz çiftlerde oldukça az bulunuyor….
<>
Mutlu Çiftlerin Güçlü Yönleri
Mutlu Çiftler
%
Mutsuz Çiftler
%
Birbirimizle kurduğumuz iletişimden son derece memnunum
%90
% 15
Birbirimizin farklı yönleriyle başa çıkabilmede oldukça yaratıcıyız
%78
%15
Birbirimize oldukça yakın hissederiz
%98
%27
Eşim nadiren çok kontrolcüdür
%78
%20
Bir problemi tartışırken eşim fikirlerime anlayış gösterir
%87
%19
Boş zamanlarımızı değerlendirme konusunda birlikte ve yalnız planlarımızı dengeli olarak yaparız
%71
%17
Eşimin arkadaşları ya da ailesi çok nadiren ilişkimize karışırlar
%81
%41
Parayı nasıl harcayacağımız konusunda anlaşırız
%89
% 38
İlişkimizde inançlarımı ve değerlerimi ifade etmek konusunda rahatım
%89

Bu araştırmaya göre, çiftlerin en çok zorlandıkları alanlar ise problem çözme, esnek olabilme ve kişilik farkları alanları ile ilgili. Çiftler birbirlerinde bulunan farklılıklara çoğunlukla problem olarak yaklaşırken, birbirlerine saygı ve anlayış göstermekte zorlanıyorlar.
Evli Çiftleri Zorlayan 10 Bariyer…
Zorlanan Çiftler
%
İlişkide, eşit söz sahibi olma konusunda problemlerimiz var
%93
Eşim bazen çok inatçı oluyor
% 87
Çocuk sahibi olmamız ilişki tatmini azalttı
% 84
Eşim çok negatif ve eleştirel
% 83
Eşim benimle daha fazla zaman geçirmesini ve bana vakit ayırmasını isterim
%82
Eşimin hislerini benimle daha fazla paylaşmasını isterim
%82
Problemlerimizle ilgili daima kendimi sorumlu hissederim
%81
Eşimle olan çatışmaları çözmek için çıkış yolları ararım
%79
Bir planı ya da projeyi sonlandırmakta zorlanırız
%79
Sıkıntılarımız asla çözümlenecekmiş gibi görünmüyor
% 78
Kaynaklar
Dr. David Olson (2000). Empowering Couples: Building on Your Strengths.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Kader miydi?..


Karanlıkların ayazındaki yıldızlara sığınmış soğuk bedeninden süzülen buz tutmuş karlar, yerini güneşin sıcaklığına bırakmıştı.
Baharın habercisi olan kuşlar da melodik sesleriyle çıplak dallarında uçuşmaya başladığında, birden mutluluk doluverdi yüreğine.
Minik serçelerin gelişi son kalan umutlarını bir anda canlandırıvermişti. Evet, artık yalnız değildi. Hırçın esen rüzgarlar, vücudunu saran soğuk karlar yok olmuştu. Gecenin karanlığında üzerinde parıldayan yıldızlara bakıp, yalvarışlarını hatırladı bir an.
Belki de onları izlerken tuttuğu dilekleri kabul olmuştu.
Artık yalnız değildi...

Bir an düşündü: 'Çabalamalıyım, bu baharın gelişiyle yeniden doğmalıyım, bol meyveler verip, gürbüz dallarımla etrafımdaki mutlu yüreklere kucak açmalıyım' Havaların iyice ısınmasıyla daha da güçlendi. Yemyeşil filizler verip çiçeklerle bezendi. Ardından dalları meyveleriyle doldu taştı. İnsanlar sarmaya başlamıştı etrafını, o artık çok mutlu bir yürekti.

İki çocuk, güle oynaya ona doğru yaklaşıyordu, ne güzel!.. Yerden ellerine aldıkları sopalarla meyve dolu dallarına vurmaya başladılar, birden canı yandı, dalları zedelenmiş, hatta birkaç tanesi de kopmuştu, ama olsun en azından etrafında onu seven birilerinin oluşu bu acıyı ona hissettirmiyordu. O mutluydu, yanında sıcaklığını duyduğu iki yürek vardı nasılsa, acılar geçer uzun süremez ki...

Ardından gelen iki sevgili gölgesinde birbirlerine aşkını fısıldarken o da şahitlik ediyordu bu sevdaya, bu ne gurur verici bir olaydı, anlatmaya tarifi bile yok!.. Cebinden çıkardığı çakıyla genç delikanlı, o güzel gövdesine bir kalp çizip isimlerini kazımıştı. Dili olsa haykırırdı, acısını yine içine gömdü, hem bir aşka şahitlik etmek öyle kolay olmamalıydı. Bu temiz aşk gövdesinde sonsuza kadar kalacak ve onların sevdasını ölümsüzleştirmiş olacaktı. Aşk bu, taşıması güçtür, acısı diner nasılsa, onu da unutur... Dostları gitgide çoğalıyor, acıları kim görür...

Yaz gelmişti, kuşlar yuva bile yapmıştı dallarına, ama afacan çocuklar sapanla taşlar atıp yuvayı bozdular, içindeki yumurtalardan çıkacak olan yavruları görememenin hüznü içini sarsa da, olmuştu bir kere. Olsun, 'onlar çocuk, olur o kadar.'

Ya pikniğe gelenlere ne demeli? Bir anda ortalığı kocaman bir kalabalık sarmıştı, 'insanlar ne güzel yaratıklar, keşke hep böyle yanımda olsalar' diye içinden geçirirken, baba olan kişi kalın ipi bir anda en kuvvetli dalına dolayıvermişti. Çocuklarının eğlenmesi için kurduğu salıncağa; bir oğlu, bir kızı biniyordu. Onlar sallandıkça, ipten zedelenen dalı yine canını acıtıyordu. Ama çocukları çığlıkçığlığa eğlenirken görmek kadar güzel bir mutluluk olabilir miydi ki?..

İşte istediği insanlar etrafındaydı, her yanını sarmışlardı...
'Dostlarım, can dostlarım, sizlerin sıcaklığını yakınımda hissetmek ne güzel !' diyordu...

Yazın sıcaklığı yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutarken, yerini sonbaharın yağmurlarına bırakmıştı. Ne kadar çok meyveler vermiş olsa da, hepsi bitmişti işte. İnsanlar artık gelmez olmuş, güzün soğuklarından yaprakları da sararmaya başlamıştı. Rüzgarın sertliğiyle dallarından kopup etrafa savruluyorlardı. Onlar tek tek çamurun içine bulanırken, gözyaşları yağmurun damlarına karışıyordu. Her şey bir anda eski haline dönmüştü. Yine çıplak bedeninle ormanın derinliklerinde yalnızlığa gömülürken, gökyüzündeki yıldızların farkına vardı. Onlar eskisi gibi üzerinde yanıp sönüyorlardı.
Her gelen bir şeylerini alıp gitmişti, ama yıldızlar hala eskisi gibiydi, elinde kalan tek umuttu belki de. Gecenin soğuk karanlığında yine onlara bakıp dilekte bulunması gerekir miydi?
Acaba bu sefer daha farklı olur muydu?..

Sibel Uygun

12 Ağustos 2011 Cuma

250 bin çoçuk..elini uzat...








Merhaba,
sevgili arkadaşlarım
Afrika"da yaşanan kuraklık sebebiyle insanlar ölümle burun buruna yaşarken bu durumdan en çok çocuklar etkileniyor.Afrika" da yaşanan dram içinde bulunduğumuz mübarek günlerde herkesin yüreğini dağlarken yardım kampanyaları da hızla artıyor ..
Bu seneki fitreler somaliye gitsin. Hepimiz asgari fitre tutarına bakmadan mümkün olan en yüksek yardım tutarını göndermeliyiz. Çevremizdeki eşimizi dostumuzu ve tanıdıklarımızı da yönlendirebiliriz. Boşuna dememişler Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin diyee.. Hangi kuruluşla yardım etmek isterseniz isteyin ama lütfen mutlaka sizde el uzatın....................

11 Ağustos 2011 Perşembe

şansızım bahtım kara.

A şık olun, yeniden doğarsınız. B ağımsız olun, güçlenirsiniz. C evapsız sorularınız olsun, aramayı denersiniz. ... Ç ay demleyin, tatmayı öğrenirsiniz. D eneyin, şansınızı açarsınız. E liniz açık olsun, paylaşmayı bilirsiniz. F ark edin, farklı olursunuz. G ülümseyin, gülümsetirsiniz. H asta ziyaret edin,iyileştirirsiniz. I şıkları yakın, aydınlatırsınız. İ ncitmeyin, incinmezsiniz. K eyif alın, keyif verirsiniz. L okum yiyin, dişleriniz bayram eder. M asum kalın, kaygılanmassınız. N ane koklayın, ferahlarsınız. O kuyun, öğrenirsiniz. Ö zleyin, kavuşursunuz. P aylaşın, çoğalırsınız. R ahat olun, rahatlatırsınız. S evin, sevilirsiniz. Ş arkı söyleyin, sesinizle barışırsınız. T alihinize güvenin, denemekten korkmassınız. U ykunuzu azaltın, daha uzun yaşarsınız. Ü zmeyin, üzülmezsiniz. V azgeçmeyin, zafere ulaşırsınız. Y ıldızları sayın, onlardan biri olursunuz. Z amanı iyi kullanın, kazanırsınız...

5 Ağustos 2011 Cuma

pandora....

Pandoranin yaratilisi









Pandora Yunan Mitolojisinde yaratılan ilk kadın. Pandora "tanrılar armağanı" anlamına gelir. Yunan mitolojisinde ilk kadın, Zeus tarafından insanlığı cezalandırmak için hazırlandığına inanılırdı.

Efsaneye göre, Zeus kendinden ateşi çalıp insanlara veren Prometheus"un kardeşi Epimetheus"a balçıktan yapılmış tanrısal güzellik ve zekaya sahip Pandora"yı eş olarak




gönderir. Epimetheus kardeşinin tüm uyarılarına karşı Pandora ile evlenir. Zeus, Pandora"ya evlilik hediyesi olarak topraktan yapılmış, çömlek benzeri bir kavanoz (yanlış yapılmış bir çeviri sonucu kutu olarak anılmaktadır) hediye eder ama bu kavanoz asla açılmamalıdır. Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kavanozu açar ve içinden tüm kötülüklerin dünyaya yayılmasına neden olur. Son anda kapattığı sandığın içinde ise geriye sadece umut kalır.

28 Temmuz 2011 Perşembe

can yücel...



Boş ver be yaşı !
Gönlün ne kadar genç ondan haber ver ?..
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan
sarı bir kaşkol atabiliyormusun boynuna ,ondan haber ver ?..
Koyma bir kenara yüreğini ,aç kapılarını ,
Gelene geçene yol verme girsin içeri diye ama,
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç,yık geç kimse ,kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine.
hem ona geçmezse kime geçer sözün?..
büyü büyü..
bak ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol ,yüreğin gelir peşinden
boş ver yaşı başı ,
aşk var mı aşk ,ondan haber ver ?
Takılmışın yüzündeki ,gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdğını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini dereye soğuk bir kış günü .
öl gitsin..
parayı pulu savurup ,
bir balıkçı köyünde balık mı tutmak istediğin ,
Savrul gitsin..
boşver be yaşı başı,
kim tutar seni kim ,
Kendi yüreğinden başka ?
Aklını al da öyle git..
İster bir duvara,ister bir odaya,kıra ,bayıra vurda git.
Dert etme ellerini ,onlarda gelir seninle birlikte bırakmadıkça birini.
O biride gelir ,gerçekten istediğin oysa ,
seveceksen ve öleceksen uğruna ...
yaşa be yaşa da öyle git ,gireceksen toprağa

yaş 70e gelse bile ,hayat daha bitmemiş ,
sen mi biteceksin ?
çekeceksen bile bayrağı ,
yaşadım ULAN DİBİNE KADAR diyemiycek misin ?
CAN YÜCEL




25 Temmuz 2011 Pazartesi

sonunda deniz yüzü gördük..

hafta sonu şileye bağlı alacalı köyü sahiline gittim..ilk defa denize girebildim.
baya plajı kumsalı güzeldi .cumartesi gittiğimde hiç trafik çilesi cekmedim ama
pazar günü ise tam bir trafik karmaşası içinde yarım saatlik yolu 2 saatte zor gidebildim.
tabiki akşam döneş daha vahimdi..
gitmek isteyen düşünen varsa pazar asla gitmeyin derim..
haydi kalın sağlıcakla..

21 Temmuz 2011 Perşembe

ummadığım anda.

Mektupları resimleri kaldıramamki
Sevdim seni başkasına yar edememki
İki dünya bir araya gelse imkansız
Seni benden başkasıyla düşünememki

Sevgilim kıskanırlar
Yalanlar anlatırlar
Bizi ayıramazlar
Aşkın dizinden

Ben düşerken yükseklerden uçurumlara
Aşkın tuttu ellerimden ummadığım anda
Şimdi senle hayat rüya düşlerim gerçek
Sanki ben hiç yaşamadım seni tanıyana dek

Bahar dalı çiçek gibi yeşilin rengi
Anlatmanın imkanı yok güzelliğini
Sana susuz açım sana hastayım sana
Hiçbir sebep seni benden ayıramazki

19 Temmuz 2011 Salı

baş harfi ben.

Sen bir çiçeksin
Buz tutmuş dağlar
Zirvesinde kardelensin
Kurumuş bataklıklar
Ortasında açmış birtek gül
Sen bir çiçeksin
Hiç solmayan.
--------------
Boynu bükük bir sarı gül misali hüzünlü
Hüzünlü ve de o sımsıcak bakışın yokmu,yakar beni
Ta derinlerde, çok derinlerde
Bir kibrit çakarlar sanki içimde
Alev alev yanar yüreğim.
---------------
Her bakışımda sana
Yüzünde hiç eskimeyen o tatlı tebessüm
Ve gözlerin deryalar kadar güzel
Deryalardanda güzel
Sen, kışın ortasında ilkbahar mevsimi
Mevsimlerin en güzelisin
Sen bir çiçeksin
Hiç solmayan.

17 Temmuz 2011 Pazar

şehidin son sözü....

"Biz,bu Vatanın ve bu toprakların evlatlarıyız".
Nasibimiz,eğer bir hain ve kalleş kurşunsa ölelim.
Ne de, olsa herşey bu Vatan için değilmi.
Ama,biz bir ölürüz binde doğarız.

"Söyleyin Anam,Babam ve bacım üzülmesinler arkamdan bu hayatta".
Biz,bu Vatana ve bu Ay yıldızlı bayrağa gerekirse canımız feda.
Alnımıza,ne yazılmışsa.
Onu,görürüz ve biliriz.

"Biz,şimdi Asker Ocağındayız".
Gece, 3 ve 5 nöbetlerinde ayakta duranız.
Yıkılmadan ve pes etmeden bu Vatan için savaşanız.
Biz,bu Vatanın evlatlarıyız.

"Analar,Babalar ve bacılar üzülmeyiniz arkanızdakiler için".
Onlar,ebediyet yolunda erkekçesine ürkmeden yürüyorlar adımlarını.
Kimse,bizi yıkamaz ve parçalayamaz diyerek yürüyor sayarak adımlarını.
Gururlanıp ve Alınları,dik gezerek yollarını.

"Savaş,bizi yıldırmaz".
Düşman,bizi istese de bozguna uğratamaz.
Vatanımıza ve Bayrağımıza,kimse gerekirse elini bile uzatamaz.
Biz,gücümüzü bu Bayrak ve bu Vatan aşkına almışız.

"Eğer,bir gün ölürsem".
Şehit,olup toprağa düşersem.
Şehitlik,mertebesine ulaşırsam.
Arkamdan,kimse ama hiç kimse göz yaşı akıtmasın Çünkü herşey bu Vatan ve bu Bayrak içindir.

15 Temmuz 2011 Cuma

mekanları cennet olsun yorumsuz..

Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanan listeye göre Şehit Personelin Listesi şöyle:
1.Uzm.J.I.Kad.Çvş. Gökhan Yıldırım (2006-709) (Adana/Ceyhan)
2.J.Uzm.Çvş. Mustafa Güney (2009-309) (Adana/Yüreğir)
3.J.Uzm.Onb. Fahrettin Aksu (2009-586) (Hatay/Kırıkhan)
4.J.Komd.Çvş. Mehmet Kaz (Gaziantep/Nizip)
5.J.Komd.Çvş. Emrah Eker (Giresun/Dereli)
6.J.Komd.Çvş. Necmettin Torun (Samsun/Alaçam)
7.J.Komd.Çvş. Ufuk Başarı (Konya)
8.J.Komd.Çvş Noyan Aydın (Zonguldak/Ereğli)
9.J.Komd.Onb. Aykut Delimehmetoğlu (Bursa /İnegöl)
10.J.Komd.Er. Barış Çiçekdağı (Gaziantep)
11.J.Komd.Er. Vefa Çelik (Ağrı)
12.J.Komd Er. Ethem Okkay (Şanlıurfa/Payamlı)
13.J.Komd.Er. Gökhan Kaplan (Tekirdağ/Şarköy)
Saldırıda yaralanan ve Diyarbakır Asker Hastanesi'nde tedavi altında olan askerlerin isimleri ise şöyle:
Jandarma Uzman Onbaşı Regaip Özdemir (Trabzon/Araklı/İstanbul)(Ağır yaralı GATA)
Jandarma Uzman Onbaşı Erdem Yıldız (Kars/Arpaçay) (Ağır yaralı GATA)
Jandarma Uzman Çavuş Abdulvahap Turan (Adıyaman)
Jandarma Uzman Çavuş Ahmet Önder (Afyon)
Jandarma Uzman Onbaşı Aşkın Özel (Karaman/Burdur)
Jandarma Komando Er Ahmet Eroğlu (Tokat/İstanbul)
Jandarma Komando Er Faruk Kılıç (Şanlıurfa)

8 Temmuz 2011 Cuma

içimden haykırmak geliyor..

Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı
Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum
En çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan
Sevgini seviyorum.
İçimden haykırmak geliyor

29 Haziran 2011 Çarşamba

son sözler....

                                
Bunlar sana son sözlerim sevgilim..Gidiyorum !!!
içime birikmiş kırgınlıklarımla,sana olan aşkımı cebime koydum, artık gidiyorum…
Seni yada kendimi suçlamak niyetinde değilim. Türk filmlerindeki  gibi ayrı dünyaların insanlarıyız sanırım. Eskiden güldüğüm o filmlerin ne kadar gerçek olduğunu şimdi anlıyorum…
O kadar canım acıyor ki şu anda, kelimeler bile duygularımı anlatmak icin yetersiz kalıyor…
Bu ilişkinin yavaş yavaş tükenişine şahit olurken; elimden hiç birşeyin gelmemesi beni kahrediyor.. Ölecek bir hastanın başında beklersin ama çaresizsindir ya, işte bu süreci aynı öyle hissettim.
Çaresizlik ne zormuşşş…
Dün gece gözlerine baktım.. Eskisi gibi aşk dolu bakışların kırıntısını aradım, bulamadımm. Aşkımı ayakta tutabilmek için ne kadar mücadele ettiysemde, kazanamadığımı anladım.
O yüzden gidiyorum…
Ben şimdi  gidiyorum sevgilim !..
Ben son nefesime kadar seni sevmeye devam edeceğim..
Bir gün dosta ihtiyaç  duyarsan, olurda ağlamak istersen ben burdayım.. Sana kalbimin kapısı her zaman açık…!!
HOŞÇAKAL GÖZBEBEĞİM….!!!                    

28 Haziran 2011 Salı

gitmeeeeeeeeeee

Gitme içimdeki ateşim sönmeden
Gitme elini tutmadan belini sarmadan
Gitme azrail son nefesimi almadan gitme
Gitme topraklar bedenimi sarmadan gitme
Gitme içimdeki ateşim sönmeden
Gitme elini tutmadan belini sarmadan
Gitme azrail son nefesimi almadan gitme
Gitme topraklar bedenimi sarmadan gitme

hakan gürses.alıntı.

27 Haziran 2011 Pazartesi

çifte minare..sivas...

                                                                                                                       

20 Haziran 2011 Pazartesi

direniyorum halaaaaaaaa..

hanımeli...

hanımeli


Hanımeli çiçeklerinin balını tatmamış çocuk var mıdır acaba? Belki de en yakından tanıdığımız sarmaşıktır hanımeli.. Yaz boyunca açan sarı, pembe ve beyaz çiçekleri mis gibi kokar,
akşam olduğunda bizim bahcenin kokusu başka kokuyor .eğer bahceniz varsa tavsiye ederim..

17 Haziran 2011 Cuma

karne günü...




bütün öğrencilerin karneleri umarım istediği gibi olmuştur.
hayırlısıyla okullar bugün tatil oluyor .
tüm öğrenciler iyi tatiller dilerim..

14 Haziran 2011 Salı

geceler...........

Bu sevdanın sonu gelmez sana veda ediyorum
Yeni bir sevgili buldum deli gibi seviyorum
Dindi gözlerimde yaşım tuzsuz aşım dertsiz başım
Dindi gözlerimde yaşim tuzsuz aşım dertsiz başım
Bundan böyle arkadaşım geceler geceler geceler
Sırdaşım oldu geceler yoldaşım oldu geceler

Çilesi yok cefası yok
Senin gibi aldatmıyor. kaprisi yok gururu yok
Beni her gün ağlatmıyor hiç tasam yok aşktan yana yaşıyorum
Kana kana unutturdu seni bana geceler geceler geceler
Sırdaşım oldu geceler yoldaşım oldu geceler sırdaşım oldu
Geceler geceler ...

10 Haziran 2011 Cuma

kumrular.

                         

Birkaç günden beri, bankanın tabelası önüne bir çift kumru kuşu geliyor. Ürkek, çegingen
gözlerle bana bakıp kaçışıyorlar. Fazla uzağa gitmeden, defne ağacına gidip, tekrar geliyorlar. .
Kalkıp, kondukları yere , bir avuç yem  bıraktım. Önce ürktüler, birkaç tur attlar,sonra gelip yemeğe başladılar." Ne güzel, birbirlerinden hiç ayrılmıyorlar " diye düşünürken; aklıma bizim için "A!, bak kumru kuşları gibi bir çift, birbirleri için yaratılmışlar " denilen günleri anımsadım....
Galiba yuva yapıyorlar ..şimdide biri kalıyor diğeri yuva için ot topluyor.yumurtlamak üzere diğeri hiç yerinden kıpırdamıyor erkek olan taşıyor küçüçük gagasıyla ha canım benim ya ..
o kadar güzellerki çifte kumrular ..

Artık, kumru kuşları ile, birbirimize alıştık.

2 Haziran 2011 Perşembe

tutuşup aşkınla yanarım...

kalmadı sabırım artık sevdana
tükendi gururum yeter ağlatma
geçmiyor günler senden uzakta
daha dün gibi yanarsın bağrımda
şimdi sensiz gecelerde yapayalnız
bi çareyiz senden başka hiç kimsem yok
anam babam ateşte
tutuşup aşkınla yanarım yanarım yar
içimde hasret dört duvar
zulmünün zindanındayım aman aman
bir ölmedim o kadar
tutuşup aşkınla yanarım yanarım yar
içimde hasret dört duvar
zulmünün zindanındayım bir ölmedin okadar.
NAŞİDE GÖKTÜRK

31 Mayıs 2011 Salı

İnsanoğluna takdir edilmiş bir ömür var. Hayatımız bununla sınırlı. Ömür bir gün bitecek¸ ne zaman bilmiyoruz. Ancak yüce kitabımız ömrün bir an öne alınmayacağı gibi¸ bir an da ileriye bırakılmayacağını bize haber veriyor. Bize ihsân edilen hayat içinde Cenâb-ı Hakk'ın bize emr ettiği kulluk vazifelerimizi yerine getirip getirmediğimizden bir gün mutlaka hesaba çekileceğiz. Bunun için her an sorumluluk şuuru ile vazifelerimizi yerine getirerek yaşamalıyız.
Hayatın her anını aynı dikkat ve titizlik içinde yaşamak kolay değildir. Bazen günlerin¸ ayların hattâ yılların nasıl gelip geçtiğinin farkında bile olamıyoruz. Yaptıklarımızın olumlu veya olumsuz¸ faydalı veya zararlı olduğunu düşünmüyoruz. Bazı şeylerin peşine takılarak kendimizi onların sevgisine kaptırıp kulluğumuzu ihmâl ediyoruz. Bin bir çeşit dünya meşgaleleri arasında yok olup gidiyoruz. Kendimize gelince de nice zamanların¸ fırsatların elden kaçıp gittiğine şahit oluyoruz.

27 Mayıs 2011 Cuma

güzel bir hafta sonu dileklerimle...

Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder , hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın Sevgiye teslim etme kendini. . . ! Hz Mevlana .










23 Mayıs 2011 Pazartesi

yasak

Yasak


Yasak Aşk

Adını anmam yasak biliyorum,
Dilimin ucunda öksüz bir sözcük ismin.
Yüreğimdeki yangının külleri düşüyor üzerine;
Alev alıyor ellerin…
Tutuşuyor sevgin, içime yer ediyor deli hasretin.
Bir küçük aralıktan bakıyor sanki gözlerin
Puslu, ürkek, bensiz…
Ben yokum bakışlarının düştüğü yerlerde.
Adını anmam yasak biliyorum
Dilimin ucunda öksüz bir sözcük ismin.
Günahlarım sırtımda yol alıyorum; siliniyor geçmişin.
Gidiyor yüreğim!
Terk ediyor bedenimi aşkın sihri
Bir büyü bozumu avuçlarımda
Kelemilerim yetim bu sensiz akşamda.
Ne çok arasam senli düşleri
O kadar uzaklaşıyorum yarınlardan.
Sessiz çığlığım gecenin içinden süzülüp çarpıyor duvarlarına.
Duy istiyorum yüreğimin senli bestesini,
Herkes bilsin istiyorum dünlerimin hikayesini.
Konuşmam gerek, biliyorum.
Oysa susuyorum sadece.
Susamışım ben sana ölesiye.
Kuruyan dudaklarımın fısıltısı adın,
Bir dua gibi dilleniyor her gece.


Gülşah Elikbank..

20 Nisan 2011 Çarşamba

Arkadaşım .....


UYKULARIM KAÇIYOR DÜŞÜNDÜĞÜMDE
GÜVENİM KALMADI HİÇ AŞKA SEVGİYE
GÖZLERİM İNANMADI GÖRDÜKLERİNE
BEN UTANDIM KENDİMDEN ONUN YERİNE

SİTEMİM SANA DEĞİL YENİ AŞKINA
UĞRUNDA ÖLECEĞİM ARKADAŞIMA
DEĞİŞMEZDİM BEN ONU HİÇ BİR KADINA
AŞKA DEĞİL GÖZYAŞIM ARKADAŞLIĞA

NEDEN NEDEN DÜNYA YALANLARLA DÖNÜYOR
İNANDIĞIM DOSTLARIM HEP SIRTIMDAN VURUYOR
ARKADAŞIM KARDAŞIM YILLAR YILI ASIRDAŞIM
ELBET BULUNUR KADIN YOK ARTIK ARKADAŞIM

GEZERKEN GÖRDÜM ONU BİR BAŞKASIYLA
GÖRDÜĞÜM O BAŞKASI YABANCI OLSA
BEYNİMDEN VURULMUŞUM SANKİ O ANDA
ALDATILDIM EN YAKIN ARKAAŞIMLA

SİTEMİM SANA DEĞİL YENİ AŞKINA
UĞRUNDA ÖLECEĞİM ARKADAŞIMA
DEĞİŞMEZDİM BEN ONU HİÇ BİR KADINA
AŞKA DEĞİL GÖZYAŞIM ARKADAŞLIĞA

NEDEN NEDEN DÜNYA YALANLARLA DÖNÜYOR
İNANDIĞIM DOSTLARIM HEP SIRTIMDAN VURUYOR
ARKADAŞIM KARDAŞIM YILLAR YILI ASIRDAŞIM
ELBET BULUNUR KADIN YOK ARTIK ARKADAŞIM

ÜMİT BESEN....