17 Ocak 2011 Pazartesi

ah dilim! Ben sana seviyorum deme demiştim.

Sus dilim yaralanma.
Kayıplar töreninden geçiyoruz sevilen kırgın ve sessiz.

Bitirdim diyor bizde nelerin başladığını bilmeden.

Sus dilim herkes susarken konuşmak acıtıyor değerleri.



İşte bir şarkı daha yanaştı gözyaşına. Bir gece daha yalnız ve uykusuz. Bir

ayrılık daha kapıda duygusuz. Bir tek vedalar

seviyor bizi terk etmiyor. Onlarla yaşamaya alıştığımız

için belki de. Bak işte anason

kokulu ve zil zurna umutsuz.

ah dilim! Ben sana seviyorum deme demiştim.



Gidelim ne olur kalmayı beceremiyoruz işte. Nedendir bu ısrar ve inat. Kalk

gidelim en güzel biliyoruz. Yürü

gidelim üstümüze yapışıyor bize ait olmayan

suskunluklar. Duyuyor musun dilim tek

taraflı istekler doyurmuyor yüreği. Hadi diyorum sana gidelim. Topla ucunda

biriken sevgileri herkes kal

diyemeyecek kadar meşgul

demek ki sevilmemişiz. Yürüsene dilim...



of dilim! Nereye gideceğiz?



Elde avuçta kalan sevgiyi şiirlere ayırdım. Hüznüm uyandırdı bu sabah alnımdan

öptü. Demli bir yalnızlıkla karşıladım günü. Telefonuma baktım ne mesaj ne de

cevapsız arama süs eşyası olarak büfeye kaldırdım. Geceyi

benimle geçiren bir şarkının dudaklarına asıldım kanattım. İçimde incinmiş bir

çocuk boş gözlerle bakıyor etrafına. Hatasını kabullenen bir yürek daha kaç

zaman yaşayabilir sessizlik içinde? ..Ve hatalar insanlara mahsusken çocuklar

neden cezalandırılır sadece sevgi bekleyen yüreklerin gözünde? ...



aman dilim! Bir daha hiç konuşmasan diyorum.



Şehir suskun ve mavi. Sokakların telaşı insanların yüzüne vurmuş. Ne çok insan

var ne çok acı...Hiçbir şeye

inanmıyoruz artık. İnançları zedelenen ne çok insan var. En ufak bir hatada

silip atıyoruz değer verdiklerimizi. Paylaşılan onca zaman ve sevgi bile

görünmez oluyor. Sevgi artık tek başına birleştiremiyor ayrılan elleri.

Şehir...suskun ve mavi. Her şeye rağmen sevgiden korkma diyor. Şehirler acımızı

hisseder gibi kollamaya çalışıyor.



ay dilim! Acıyor.

Hiç yorum yok: